***
Aklından çıkarmak istedi bu konuyu ama bir türlü başarılı olamadı.
Çıkaramadı aklından; bir insanın neden 1000 odalı bir yere ihtiyaç duyacağını.
“Acaba ben olsaydım nasıl kullanırdım bu sarayı”
diye düşünmeye başladı.
Bulunan aşılar kimsenin ismine, şirketine ait değil, insanlığa ait. Tek kişinin beyninden fışkırmadılar. Kolektif üretimin, insanlık geleneğinin ve bilimsel birikimin sonucu olarak bulundular. Kapitalizm yorulmadan tersini anlatacaktır; dinlemeyelim, inanmayalım.
İzmir depreminin üzerinden üç hafta geçti. 116 kişi yaşamını yitirdi. Koskoca bir şehirde un ufak olan 11 bina. Sağlam kalan apartmanların ortasında duran bir enkaz. Bu deprem sonrası en çok akıllarda kalan kelimeler neydi. Mucize... Dayanışma...
Ekonomik kriz AKP iktidarını sallıyor. Ancak aynı karadayız. Bu deprem yönetenleri salladığı kadar muhalefeti de emekçi halkı da sallıyor. Büyük sarsıntıda iktidar yıkılmazsa artçıları direnenleri yıkabilir. Yani kavgada; her koşula, her yönüyle hazırlıklı olmak gerekiyor.
Bu seçimin galibi, kapitalistler tarafından, işçi sınıfına kapitalist krizin bedelini ödetmek için kapsamlı bir kemer sıkma politikası uygulamaya davet edilecek. Giderek daha fazla kapitalist, Joe Biden'ın kemer sıkma konusunda Trump'tan daha başarılı olacağına inanıyor gibi görünüyor. Her iki durumda da, kim kazanırsa kazansın, kemer sıkma politikasının gelmekte olduğu ve bununla savaşmaya hazırlanmamız gerektiği konusunda net olmalıyız.
Şili’de bir çöl var. Bolivya sınırında. Adı Atacama Çölü. Dünya’nın en kurak yerlerinden biri. Yani öyleydi. Şimdi bir çiçek bahçesi. 2015 yılında çöle yağmur yağdı, her yeri çiçekler sardı. Şili’nin çöllerinde 200 türden fazla çiçek açtı. Çölü yağmurlar besledi, çöl biriktirdiğini hemen serdi göz alabildiğine. Toprak müsait, tohumlar her yerde.
Biri size “Evime ekmek götüremiyorum, çok zor durumdayım” dese ve gerçekten çok zor durumda olduğunu biliyor olsanız ne yaparsınız?